Site Admin
Kayıt: 01.2012 Mesajlar: 673 Konum: kurtulusum@hotmail.de Gender:   |
 DHKC, Açıklama 466 DHKC, Açıklama 466
Dağların Şahanı OĞUZ’dan
Yoksul mahallerin Şahanlarına
Tüm halk çocukları sizden hesap sormaya devam edecek
Bizim Yenilmez Silahımız Onların Yüreği, Onların Kararlılığı Onların Yaratıcılığıdır.
O BOMBALARLA DELİK DEŞİK ETTİĞİNİZ DAĞLARDAN
O BOMBA İLE DOLDURDUĞUNUZ VADİLERDEN, GEÇİTLERDEN, DERELERDEN
BİR HALK KURTULUŞ SAVAŞÇISI, BİR CEPHE GERİLLASI ÇIKTI VE SİLAHSIZ YOLDAŞLARINA HALKLARINA YAPILAN ZULÜM İÇİN YOLA DÜŞTÜ…
TEM Yolunu Döşediniz Portekiz’den İstanbul’a, Anadolu’dan Avrupa’ya; Kurtardı mı Sizi?
Kurtarmaz!
O yolları, Dünya halklarının kanını içmek, sömürdüğünüz emeği hızla paraya çevirmek için yaptınız ama o yol yoksul mahallelerin çocuklarının elinin altından geçer. Onların öfkesi ile döşenmiştir o yolların taşları. O yollar sizi her zaman evinize ulaştırmaz savcı beyler. Çok güvenmeyin o yollara. O yolların her bir sapağı yoksul halkın öfkesi ile bağlantılıdır. O yolların her bir çıkışı delillere bile bakmadan polisin baskısı ile müebbet istediğiniz yoksul halk çocuklarının hayatına açılır.
O yolların her bir kavşağı tüm haklarını gasp ettiğiniz özgür tutsakların hücrelerine açılır.
O yollar size öfke, o yollar size ölüm getirir savcı bey.
O yollardan geçerken sizin göremediğiniz “çift çift gözler” izler sizi…
Savcılar, hakimler
Hukuk denilen yasa denilen bir şal ile bu zulüm, baskı ve katliamın üstünün örtülmesine hizmet ediyorsunuz. Hukuk, yasa dediğiniz yalanlarla katilleri aklıyorsunuz. Hukuk yasa dediğiniz yalanlarla katillerin kanlı ellerini yıkıyorsunuz.
HALK DÜŞMANI KATİLLERİN KANLI ELLERİNİ YIKAMAYI BIRAKIN!
FAŞİST YASALARIN BEKÇİSİ OLMAYIN!
SİMİT SATIP, ONURLU YAŞAYIN!
Türkiye Oligarşisi Dersim’de bir yılda 31 operasyon, bombardıman yapmış. Bu operasyonlar F16’lar, Kobra helikopterleri, İnsansız Hava Uçakları’yla yapılmıştır.
Sadece Kasım ayı içinde 12 bombardıman ve operasyon yapılmıştır. Yani birer gün ara ile sürekli operasyon, sürekli bombalama demektir bu. (*)
İşte Devrimci Halk Kurtuluş Cephesi gerillası Oğuz Meşe bu bombalanan, çatışmaların yaşandığı dağlardan, saldırıların arasından hesap sormak için inmiştir. Duru bir su gibi sessizce akarak, adım adım, nefes nefes inmiştir o delik deşik edilen dağlardan. Büyük olanaksızlıklar içinde, elleri, yüreği ve nefesi dışında hiçbir şeyi olmadan en sade en basit silahları ile dayanmıştır zulmün kapısına. Oğuz’un eyleminin büyüklüğü buradadır.
Dinleyin Türkiye Oligarşisi; Yenileceksiniz!
Yenileceksiniz, bakın Oğuz Meşe’nin eylemine ve neden yenileceğinizi görün. Yenileceksiniz, çünkü, delik deşik ettiğiniz Dersim’in o dağlarında Cephe gerillalarını yıldıramıyorsunuz, sindiremiyorsunuz, çıkıyor bir Cephe gerillası o delik deşik ettiğiniz dağlardan, vadilerden, geçitlerden, derelerden ve vurmak için beyninize ilerliyor. Bu yüreğe, bu cürete, bu gerilla tarzına yenileceksiniz.
Siz helikopterlerden yağdırıp bombaları, on binlerle orduyu sürüp dağlarımıza, kuşatıp köylerimizi, korku salmak ve iktidarınızı bu korku imparatorluğu üzerinde sürdürmek istiyorsunuz. İşte, başaramıyorsunuz. Bizim şahin bakışlı gerillamızın, şahanımızın eylemi bunun göstergesidir.
Şahan bakışlıdır Oğuz Meşe, düşmanın en küçük bir hareketini kaçırmaz bakışları, varmak için hedefine, sormak için dökülen tüm kanlarımızın hesabını, şahin gibidir bakışları. Şahan vuruşkan bir kuştur. Ve şahan gibi vuruşkandır Oğuz da.
Neden?
Çünkü;
Oğuz emeğini sömürdüğünüz bir işçidir. Kanını 1 Mayıs alanlarında döktüğünüz bir işçi, bir Cephelidir. Taksim’de 1 Mayıs kutlamasını engellediğiniz işçilerimizden biridir Oğuz. Ama o işçi sınıfının en bilinçli işçilerinden biridir. 1 Mayıs alanını kanıyla kazananlardandır Oğuz. Defalarca kez işkencelerden geçirdiğiniz devrimcidir Oğuz. İşkencehanelerinizde de biledi sınıf kinini, faşizme, zulme ve sömürüye öfkesini. O hakları elinden alınırken, emeği sömürülürken susan, sesini çıkarmayan, sindirilmiş bir işçi değildir. O Cepheli bir işçidir. Bu nedenle de saldırıya uğramıştır, hakları için direnen işçilerin yanında eylemlerine destek verdiği için de saldırıya uğramıştır. Oğuz, uyuşturucu çetelerinin katlettiği Hasan Ferit Gedik için adalet istediği için işkencelerle gözaltına alınıp, hakkında davalar açılan Anadolu halkının onurlu evladıdır, devrimcidir. Dilek Doğan için adalet istediği için faşizmin saldırısına uğrayan bir halk çocuğudur.
DİSK’liler, siz kravatlarınızla, takım elbiselerinizle bürolarınızın köşelerinde sendikacılık oynarken, işçi sınıfı için kanını döken Oğuz, sizin kapınızda saldırdığınız, linç ettiğiniz işçimizdir. Oğuzlara linç saldırıları örgütleyerek yaptığınız sendikacılığın adını cüretle koyun, patronlarınızın faşist polisleriyle aynı cephede saldırdığınız işçidir Oğuz, aynı cephede yer aldığınız patronların sendikacılarısınız siz.
Oğuz Meşe, Türkiye faşizminin bu tablosu içinde şekillendirmiştir devrimci kişiliğini. Ve bilincinde yeşerttiği halkın Umudunu, Dersim dağlarında büyütmek için, yoldaşlarıyla birlikte tutmuştur dağlarımızın yolunu.
Oğuzlara karşı yürüttüğünüz bu savaşı kaybedeceksiniz.
Tek biriniz Oğuz Meşe’nin eylemine cüret edebilir misiniz? Edemezsiniz.
Halk çocukları cüret eder, Halk Kurtuluş Savaşçıları bunu başarabilir.
Çünkü,
Birincisi haklıdırlar.
İkincisi, haklı davalarında zafere yürüyebilecek bir ideolojinin önderliğinde savaşıyorlar.
Bunun karşısında yenileceksiniz.
Tepelerimize yağdırdığınız bombalar getirecek sizin sonunuzu. Tepelerimize yağdırdığınız bombalar, bizim değil sizin korkunuzu büyütüyor. Korktukça daha büyük katliamlarla geliyorsunuz, ama katliamlarınız yenemiyor korkularınızı daha da büyütüyor.
Siz daha büyük katliamlar tertipledikçe, biz savaş tarzımızı yenileyerek çıkıyoruz karşınıza. Bu savaş tarzımıza yenileceksiniz. Bu Cephe’nin yenilediği, geliştirdiği gerilla savaşı tarzıdır.
Nedir bu tarz?
Bu gerilla tarzında, bir yere sıkışıp sizin katliamlarınızı beklemek yoktur.
Bu gerilla tarzında, sizin en büyük saldırılarınız sırasında bile içinize girip katlettiğiniz halk çocuklarının, aç bıraktığınız çocuklarımızın hesabını sormak vardır.
Bu gerilla tarzında, kuşatıp yok edebileceğiniz bir gerilla tarzı değildir. Bu gerilla tarzı sizi dağlarımıza adım atamaz hale getirecek gerilla tarzıdır.
Cephe’nin gerilla tarzında silahın gücüyle değil, gerillanın iradesi ve halkın yaratıcı gücü ve desteğiyle savaşmak vardır.
Bu gerilla tarzında, dağları, vadileri, ovaları, nehirleri, toprağımızın her karışını, her canlısını, rüzgarını, çalısını, toprağını, taşını, otunu her şeyini özellikleriyle tanımak ve o doğanın gücüyle savaşmak vardır.
Cephe’nin gerilla tarzı daha da gelişecek, yeni örneklerle büyüyecek. Darbeler vurup kayıplar vermeden çekilen gerilla tarzında savaşçılarımız yetkinleşecek, zafer o gerillalarımızın önce bilinçlerinden, sonra yüreklerinden, sonra silahlarından koparak gelecek.
OĞUZ DÜŞMANA GİDİYORDU… DÜŞMAN OĞUZ’A GELDİ
Tugay Komutanlığınız, Özel Harekat Timleriniz, Skorsky Helikopterleriniz, Komandolarınız, yığdığınız on binlerce kişiyle saldırıyorsunuz. Bombalamadık yerini bırakmıyorsunuz Dersim dağlarının. Günlerce haberlerde bu saldırganlığın, halk düşmanlığının propagandasını yapıyorsunuz.
Sonuç; Halk Kurtuluş Savaşçılarını etkilemiyor saldırılarınız, Halk Kurtuluş Savaşçısı Oğuz Meşe o dağlardan beyninize sıkmak için iniyor. Oğuz’un eylemi daha o anda hedefine ulaşıyor. Faşizme karşı savaşma cüreti aşılıyor Anadolu halkına, faşizme karşı savaşmanın yolunu yöntemini gösteriyor. Kimlik soruyor, düşman, bomba diyor halk kurtuluş savaşçısı. Ve onun kimliği bombası patlıyor beyninde düşmanın. İşte eylemi burada başlıyor Oğuz’un. Dağların Şahanları kimliğini gösteriyor düşmana, yoksul mahallerin Şahanları da kimliklerini öğretiyorlar SAVCIYA. Yok öyle çakarı takıp havalı havalı gitmek sömürü yollarında. Mahallenin Şahanları da sizin çakarınıza çaktı işte mermilerini. Kimliklerini söylediler size. Daha birkaç saat sonra hep bir ağızdan başladınız kimin yaptığını tahmin etmeye bu eylemi.
Kurtuluşunuz Yok. Alın terlerini Avrupa’ya Akıttığınız O Yoksul Halkın Çocukları, Alın terlerini Akıttığınız O Trans-Avrupa Kuzey-Güney Otoyolu’nda (Trans Europan Motorway -TEM) (**) Yakaladılar Sizi
Kurtuluşunuz Yok Savcı!
Korkmadan Hapsedebilesiniz Diye Halk Çocuklarını, Korkmadan Yıkayabilesiniz Diye Katillerinizin Ellerini, Özel Güvenlikli Saraylar İnşa Ettiler Size.
Oysa O Kendinizi Çok Güvende Hissettiğiniz Saray Kurtaramadı Savcı Mehmet Selim Kiraz’ı, sizi de Kurtaramaz.
Portekiz Lizbon’dan İran-Bazargan’a döşediniz TEM denilen o yolu. Daha çok ve daha hızlı akıtmak için emperyalist Avrupa’ya alınterimizi… Alınterini çaldığınız bu halkın çocukları, kanını akıttığınız o TEM’de yakaladılar sizi. Kurtuluşunuz yok. Tek kurtuluş yolunuz halk düşmanlığını bırakmaktır. Hangi yüksek idealler uğruna halka karşı savaşıyorsunuz? Yoktur bir idealiniz. Üç kuruş maaş için halk düşmanlığı yapıyorsunuz. Yapmayın. Halka karşı savaşmayın. Gidin simit satın onurunuzla yaşayın.
Yolun yapılma amacı, güvenli ve hızlı bir şekilde Anadolu’nun ve Ortadoğu’nun zenginliklerini Avrupa emperyalist ülkelerine taşımak, Avrupa emperyalizminin Pazar ürünlerini güvenli ve hızlı şekilde Anadolu ve Ortadoğu pazarında pazarlamaktır. Yani emperyalizmin sömürüyü geliştirme projesinin parçasıdır. Bu nedenle, savcıya yönelik eylemimizin bu TEM otoyolu’nda gerçekleşmesinin özel bir anlamı vardır.
Milislerimiz, bu otoyolda savcının aracını yakalamış ve silahlarıyla hesap sorma eylemi gerçekleştirmişlerdir.
Kimlerin hesabı vardır, o savcıların ellerinde?
Şehitlerimizin hesabı vardır. Berkin Elvan’ın katilleri halen ellerini kollarını sallayarak geçiyorlar.
Dilek Doğan’ın katili Yüksel Moğultay, elini kolunu sallayarak geziyor, mahallelerde devlet terörünün uygulayıcısı olarak görev yapmaya devam ediyor. Gazi mahallesinde bir eve giriyor, ayağına galoş giymeyen tek polis Yüksel Moğultay, ev halkına saldırıyor, tokatlıyor.
Bu katilleri yargılamak için tek bir savcı çıkıyor mu? Hayır çıkmaz. Çünkü yoktur.
Tek bir babayiğit savcı çıkmıyor. Tek bir savcı çıkıp, katilleri kendi yasalarına göre bile yargılamaya yanaşmıyor.
Bırakalım halktan yana bir hukuku, faşizmin yasalarını bile uygulayabilecek bir savcı yoktur. Hemen tüm savcılar, hakimler önlerine AKP iktidarının koyduğu talimatları, sözde yargı kararı diye uygularlar. Bunun aksi tavır içine girenler, AKP faşizminin hedefi olurlar.
Diyorlar ki bize, “gidin mahkemelerde adalet arayın”. Bu halkla alay etmek demektir. Hangi mahkemelerde adalet arayabiliriz. Yoktur öyle hakimler, savcılar, ve yoktur öyle mahkemeler.
Bu düzende hiçbir sorunumuzun çözümü yoktur.
Böyle olduğu için adaleti halk olarak kendimiz sağlayacağız. Katillerimizden hesabı kendimiz soracağız. Bu gecekondu mahalleleri halkın evidir. Bu mahallelerden öyle TEM üzerinden de olsa geçemezsiniz. Mahallelerimize elinizi kolunuzu sallaya sallaya giremediğiniz gibi, TEM’den de geçerken, halk çocuklarının mahallelerinden geçtiğinizi unutmayacaksınız.
Dağlarda sizi Cephenin gerillaları karşılıyorlar. Şehirlerimizin gecekondu mahallelerinde sizi bekleyen milislerimizdir. Gidecek, kaçıp saklanacak bir yeriniz yok.
Tekrar ediyoruz, tek yolunuz halk düşmanlığını bırakmaktır. Halkın içine girip, onurunuzla simit satarak yaşayın. Onursuz, katillerin ellerini yıkayarak elde edip, kirlettiğiniz para gibi kirli olmaz o para. Emeğinizle kazandığınız parayı kullanarak yaşayın ki, yaşamınız kirlenmesin, milislerimizin, gerillalarımızın hedefi olmayın.
LİSELİLERİMİZ,
GENÇLERİMİZ,
HALKIMIZ
CEPHE GERİLLALARIMIZA KATILALIM
CEPHE MİLİSLERİMİZE KATILALIM
Faşizme karşı savaşmaktan ve bu sömürü, zulüm düzenin yıkmaktan başka yolumuz yoktur. Bu faşist düzen yıkılmadan, hiçbir sorunumuz çözülemez.
Oligarşinin düzeninde ne açlık sorununu çözebiliriz, ne yoksulluk ve ne de zulüm sorununa çözüm bulabiliriz. Çözüm devrimdedir. Çözüm halkın iktidarındadır.
Oğuz Meşe yoldaşımız bize halkın iktidarının yolunu göstermiştir.
Halkın iktidarını kurmak için, bu düzeni orasından burasından iyileştirmenin yolu yoktur, bu düzeni kökten yıkmak yerine halkın iktidarına dayalı bir düzen kurmak gerekir. Bunu başarmak için Cephe gerillalarımıza, Cephe milislerimize katılalım.
Şehirlerimizde ve kırlarımızda gerilla olmak, milis olmak dışında kurtuluş yolumuz yoktur.
Kurtuluşumuzun yolu, gerillalarımızı büyütüp ordulaştırmak, milislerimizin büyütüp ordularımızın en büyük savaşçı kaynağını oluşturmaktan geçiyor.
Savaşalım. Savaşalım ki sömürüsüz, açlığın ve yoksulluğun olmadığı, çocuklarımızın uyuşturucu ve yozlaşma batağına saplanmadığı, işçilerin katledilmediği bir düzen kuralım.
Savaşalım ki kendimiz için yeni bir gelecek kuralım.
DEVRİMCİ HALK KURTULUŞ CEPHESİ
(*) Oligarşinin Dersimdeki ‘de Bombardımanları, Operasyonları, Çatışmalar
1- 1 Mart 2016 Kutuderesi
2- 10 Aralık 2016 Pülümür
3- 19 Ekim 2016
4- 25 Ekim 2016 Aliboğazı
5- 7 Kasım 2016 Ovacık ve Aşağıtorunoba
6- 22 Nisan 2016 Dersim Elazığ Karayolunda
7- 12 Kasım 2016
8- 28 Kasım 2016 Aliboğazı
9- 10 Ağustos 2016 Ovacık
10- 29 Ocak 2016 Hozat
11- 5 Kasım 2016 Ovacık
12- 6 Kasım 2016 Pülümür Hozat Çemişgezek
13- 17 Mart 2016
14- 8 Eylül 2016 Ovacık Kozluca Köyü
15- 10 Kasım 2016 Ovacık
16- 16 Kasım 2016
17- 1 Aralık 2016
18- 9 Mart Hozat
19- 22 Kasım Ovacık
20- 2 Kasım Ovacık
21- 16 Eylül 2016 Ovacık
22- 18 Kasım 2016 Kutuderesi
23- 25 Kasım Aliboğazı
24- 27 Kasım Hozat
25- 20 Eylül Ovacık
26- 1 Eylül 2016
27- 15 Aralık Aliboğazı
28- 1 Haziran Ovacık
29- 24 Ağustos Nazimiye
30- 30 Eylül 2016 Dersim
(**) Bakın TEM yolunun tarihçesine, “Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu’nun (BM/AEK- UN/ECE) teknik ve idari desteğiyle 1977 yılında kurulmuş bir alt bölgesel işbirliği projesi olan Trans-Avrupa Kuzey-Güney Otoyolu (TEM) Projesi, Avrupa ulaştırma tarihinde en eski ve en gelişmiş bölgesel altyapı projelerinin birisidir”. TEM Otoyolu, Portekiz’in başkenti Lizbon’dan başlayıp İran’ın Bazargan kentine kadar ulaşan Avrupa Otoyolu’dur. Türkiye’deki uzunluğu 6 bin 962 kilometredir. TEM Otoyolu için 28 milyar 300 milyon TL harcanmıştır. TEM&TER Master Plan çalışması 2003 yılında başlatılmış ve çalışması 2011 yılında tamamlanmıştır. _________________ Devrim Kurtulus
 kurtulusum@hotmail.de
|